Birlik Beraberlik Işığında: Marş Mira Yolu

Bu yıl düzenlenen Marş Mira Barış Yürüyüşü, 1995’te Srebrenitsa’da yaşanan soykırımın üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen, barış ve dayanışma mesajını güçlü bir şekilde taşıdı. Hands Giving Lives gönüllü ve sağlık ekibinin katıldığı yürüyüş, Bosna-Hersek'teki tarihi acıların unutulmaması ve barışın güçlendirilmesi amacıyla binlerce kişinin katılımıyla düzenlenmeye devam ediyor.

 

Marş Mira Barış Yürüyüşü, adeta Bosna-Hersek'in kalbinde 19 yıldır yankılanan bir barış ve dayanışma çağrısına dönüşmüş durumda. Bu yıl 3. kez yürüyüşe katılan Hands Giving Lives gönüllü sağlık ve yürüyüş ekibi, bu tarihi olayın acılarını derinden hissetti ve deneyimlerini bizimle paylaştı. Yürüyüş, 1995'te Srebrenitsa'da yaşanan soykırımın ardından, zulümden kaçan binlerce insanın güvenli bölgeye ulaşmak için katettikleri zorlu yolculuğu anmak amacıyla 2005 yılından beri düzenleniyor. Srebrenitsa'dan Nezuk'a yapılan bu yürüyüş, barışa olan inancı güçlendirirken, geçmişin acılarını unutmamayı hedefliyor. Hands Giving Lives gönüllü sağlık ve yürüyüş ekibiyle yapmış olduğumuz röportajda, yürüyüşün onlar için neler ifade ettiğini ve bu anlamlı etkinliğin hayatlarına neler kattığını konuştuk.

 

 

Marş Mira Barış Yürüyüşü: Katılımcıların Görevleri ve Faaliyetleri

Marş Mira Barış Yürüyüşü, zorlu bir parkur olması ve anlamlı bir amaca dikkat çekmesiyle büyük bir öneme sahip. Parkur her yıl katılımcıların yürüttüğü çeşitli görev ve faliyetler sayesinde başarılı bir şekilde tamamlanabiliyor. Hands Giving Lives gönüllü sağlık ve seyahat katılımcıları, seyahat sırasında üstlendikleri görevleri anlattı:

Ayşe Namlı Marş Mira Barış Yürüyüşü organizasyonunda seyahat asistanı olarak görev aldığını ifade ederken: "Seyahatin her aşamasında, özellikle saha koordinatörüne destek olma görevindeydim" dedi. Emre Şençelik, parkurun zorluklarını ve birleştirici gücünü belgeleme sorumluluğunu üstlendiğini belirtirken görevini: "Yolun zorluklarını ve birleştirici gücünü kısa süreli hafızalarımızdan uzun süreli hafızalarımıza doğru taşıyıp unutulmayacak anılara dönüştürmek üzere görüntü almakla görevliydim" şeklinde ifade etti.

 

Berdan Doğu, yürüyüş ekibinde bulunarak, yürüyüş sonrasında ekip arkadaşlarına lojistik destek sağladığını söylerken, Canan Tavşan, Bahar Aktaş ve Medine Sey ise Srebrenitsa'da hem yürüyüşte hem de sağlık hizmetlerinde yer aldıklarını ifade ettiler. Tavşan, yürüyüş sırasında "Kızılhaç ekibi ile hem yürüyüş yaptım hem de sağlık hizmetleri sundum. Acil ilk yardımda bulunarak, sağlık sorunlarına müdahale ettim" derken; Aktaş Hands Giving Lives’ın gönüllü sağlık ekibi üyesi olarak görev yaptığını belirterek, "Marş Mira Yürüyüşü sırasında sağlık ekibiyle birlikte hem yürüdüm hem de rahatsızlanan ve sakatlanan katılımcılara tıbbi destek sağladım. Gerektiğinde ambulanslara transferlerini organize ettim." dedi.

 

“Bu anlamlı etkinlikte yer alırken, yürüyüş sırasında duygusal olarak etkileyici bir olay yaşadınız mı? Eğer yaşadıysanız, bu deneyimin sizin üzerinizde nasıl bir etkisi oldu?”

Ayşe Namlı, yürüyüş sürecinin ve sonrasındaki anıt mezarlıkta yapılan seremoninin kendisi üzerinde derin bir etki bıraktığını; özellikle, yol arkadaşlarından birinin Srebrenitsa’da katledilmiş ailesinin mezarına yaptıkları ziyaretin, duygusal olarak çok etkileyici bir anı olduğunu söylerken bu ziyaretin hem kişisel hem de toplumsal açıdan büyük bir anlam taşıdığını vurguluyor.

Emre Şençelik, yürüyüş sırasında birçok olayın onu etkilediğini söylerken, Sırp bir çift ile karşılaştığını, çiftin karşılıklı olarak “selamun aleyküm” ve “aleyküm selam” şeklinde cevap vermelerinin, umudunu artırdığını belirtiyor. Geçen yıl katıldığı organizasyonda karşılaştığı bir teyzenin onu, ismini ve şehrini hatırladığını, uzaktan "Emre ve Bursa" diyerek el salladığını anlatarak mutluluğunu paylaşıyor. Yürüyüş sırasında ayakları olmayan birinin platinle yürüdüğünü ve bunu gözleriyle gördüğünü belirten Şençelik, bu zorlu parkurda yürümeyi yeni öğrenmiş olan küçük bir çocuğun da bulunduğunu, etkileyici bir anı olarak hafızasında yer ettiğini anlatıyor.

Berdan Doğu, yürüyüşün başlangıcından sonuna kadar "hüzün, burukluk, çaresizlik gibi yoğun duyguların daima yanında" olduğunu ifade ederken, yürüdükleri yolda yöre halkının kendilerine oldukça iyi davrandığını ve aslında en yakın aile fertlerine verdikleri sevgi saygı ile ekmeklerini bölüştüklerini, duygusal olarak etkilendiği anlardan biri olarak anlatıyor. Doğu, sözlerine bu davranışların, orada olmalarına daha da anlam kattığını ekliyor.

“Bu yürüyüşe baş koymuş Boşnak halkının bir nebze de olsa yaşadıklarını hissedebilmek insan olabilme adına benim için büyük bir adım. Ve bu adım, yaşanmış ve yaşanan her şeyin bir daha yaşanmaması için sesimizin daha gür çıkmasına temel olacaktır.” -Berdan Doğu-

 

 

Bahar Aktaş, Marş Mira Barış Yürüyüşü'ne çok sayıda ülkeden çok sayıda insanın katılmasının etkileyici olduğunu belirtirken sözlerine “Bu kadar insanlar aynı hislerle yürümek beni duygulandırdı.  Yaşanılan acıların izlerini yol boyunca görmek, yürüyüş boyunca toplu mezarların olduğu yerlerde tabelaların olması, yürüyüşün son gününde yol boyunca kalan kıyafetlerin, ayakkabıların olması beni çok etkiledi” şeklinde devam etti.

“Yürüyüş boyunca Bosna halkının evlerini katılımcılara açması, ikramlarda bulunması, evlerdeki gözleri yaşlı teyzelerin ettiği sessiz dualar, ortak acıların insanları buluşturması…” -Bahar Aktaş-

Soykırım Nedir?

Srebrenitsa'daki Marş Mira Barış Yürüyüşüne katılan Hands Giving Lives gönüllü ekibine soykırımı nasıl tanımladıklarını ve onlar için ne ifade ettiğini sorduğumuzda:

 

Ayşe Namlı, soykırımı “Cehenneme layık olan büyüklerin, cennete layık olan çocuklara cehennemi yaşatması” şeklinde ifade ediyor. Namlı’nın tanımı, soykırımın masum bireyler üzerindeki yıkıcı etkisini ve acımasızlığını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

 

Emre Şençelik, soykırımı “İnsanlığın temellerini derinden sarsan, aklın ve mantığın sınırlarını aşan bir nefret ve önyargı ürünü” olarak tanımlıyor. Şençelik, soykırımın belirli bir grup üzerinde yoğunlaşmış gibi görünse de etkilerinin toplumun tamamını travmatize ettiğini ve tüm dünyayı acizlik ve çaresizlik duygularıyla baş başa bıraktığını vurguluyor.

 

“Dünyadaki bir bireyin ya da kitlenin düşebileceği en dip seviyenin sonucudur soykırım. Hiçbir insan grubu izin vermemelidir, hiçbir grubun bu insanlık dışı durumu uygulamaya kalkmasına.” -Emre Şençelik-

 

Berdan Doğu, soykırımı “Çoğul anlamlı kullanılan bir kelime olup etnik bir kökeni, milleti yok etmek anlamını taşısa da tek bir canlının duygusal, fiziksel açıdan maruz kalması için kullanılabilir diye düşünüyorum. Çünkü soykırım yapabilecek bir grubun bunu gerçekleştirebilmesi için kendi insanlığının maddi ve manevi soykırıma uğraşmış olması lazım insanlığından nasibi kalmamış olması lazım” diyerek tanımlayarak üzüntüsünü de ifade etti.

 

Canan Tavşan, soykırımın tanımının sözlük anlamlarının ötesinde olduğunu söyleyerek: “Marş Mira’da yürümek ve yaşanan acı hikayeleri dinlemek, soykırımı anlamak için yeterlidir.” dedi.

“Kendini savunma hakkı dahi vermeden… Bir sabah kalktığında en sevdiğin insanları asla göremeyeceğini öğrenmek. Namusunun çiğnenmesi. Suçsuz günahsız çocukların birçok acıya şahit bırakılması. Travmalarla dolu bir şehir Bosna. Basılan her karış toprak masum insanların kanları ile örtülü.” -Canan Tavşan-

Bahar Aktaş, Srebrenitsa’daki soykırımı “büyük bir ihanetin kurbanı” olarak tanımlarken sözlerine: “En az 8372 Bosnalı Müslümanın savunmasız ve zalimce öldürüldüğü soykırım... İnsanların bu kadar zalim ve kötülüğün sınırlarını bu denli zorlayabileceğini düşünmezdim. Soykırımda yaşananlar; insanların sevdiklerinin gözleri önünde öldürülmesi ve kaçış yolunda akıllarında sevdiklerinin olması” şeklinde devam etti.

 

Hem fiziksel hem ruhsal açıdan zorlu

Srebrenitsa'da düzenlenen Marş Mira Barış Yürüyüşü, zorlu parkuruyla katılımcıları hem fiziksel hem de duygusal anlamda oldukça zorladı. Katılımcılar, parkurun zorluklarında şöyle bahsediyor:

Ayşe Namlı, parkurun zorluğuna dair, "Parkurun fiziksel zorluklarının ötesinde, sabır ve sınırları aşma gerekliliği öne çıkıyor. Yolu yürüyebilmek için, fiziksel gücün ötesinde, yolun anlamını ve önemini derinden hissetmek gerekiyor" derken; Emre Şençelik, parkur hakkında şunları ifade etti: "Her gün ve her parkur, içsel olarak kendimize bir adım daha yaklaşmamıza yardımcı oldu. Güneşin yakıcılığı, gölgelerin geçici ferahı, yürüyüşün yorgunluğu ve insanların selamlaşmaları, ruhsal bir yoğunluk yarattı. Yolu bilmediğimiz diller arasında yürürken, aynı amacın birliği olan barış yolunda, bilmediğimiz yollarda dahi umut ve dayanışma bulduk. İkinci günün dik yamaçları ve üçüncü günün zorlu yolları bile, bu birlikteliği ve anlamı pekiştirdi" dedi.

Berdan Doğu, parkurun zorluğunu şşöyle ifade ediyor: "Parkur, hem fiziksel hem de psikolojik anlamda oldukça zorluydu. Kendi adıma, bu zorluğun üstesinden gelebilmek için yolun sonuna odaklanmadan, parkur boyunca yaşadığım anların ve duyguların yoğunluğu ile günleri anlamlandırmaya çalıştım."

 

 

Canan Tavşan, parkurun zorluklarını ve kişisel deneyimlerini paylaşırken kendisini "Parkur, oldukça zorlu bir rotaya sahipti. Normalde asla yürüyeceğim bir yoldu ama içimdeki hüzün ve oranın ruhu, dayanma gücü verdi. 'Yapabilirsin, yapmalısın' diyerek yürümeye devam ettim. Son gün öğlene kadar yürüyebildim. Bacağımda sinirlerim sıkıştı ve ödemlendi, bu yüzden yokuşlarda topallıyordum. Sağlık ekibini yavaşlatmamak için ve ekibimi mağdur etmemek adına yürüyüşü bırakmak zorunda kaldım. İçim acısa da bu kararı aldım" şekli ifade ediyor.

Bahar Aktaş ise yürüyüşün fiziksel ve duygusal zorluklarını anlatırken: "Marş Mira Yürüyüşü, toplamda 3 gün süren ve yaklaşık 90 km'lik çok zorlu bir yol. Yol boyunca yokuşlar, inişler, toprak ve taşlı yollar bizleri bekliyordu. Özellikle üçüncü gün, araçların geçemediği, tek sıra halinde yürünebilen yolların olduğu en zorlu gündü. Bu yolların, korku ve hayat mücadelesi ile dolu olduğunu bilerek yürümek ve bastığımız toprakların yaşanmışlıklara tanık olması, bizim için oldukça etkileyiciydi” diyerek. Organizasyona katılımda fiziksel hazırlığın yanı sıra psikolojik olarak da hazırlanmanın önemli olduğunun altını çiziyor.

Medine Sey, sağlık sorunları sebebiyle parkuru tamamlayamadığını büyük bir üzüntüyle paylaşırken: "Parkur oldukça zorluydu. Bizlere her türlü olanak ve kolaylık sağlanmasına rağmen zorlandık. Ancak, soykırımdan kaçıp yürüyenlerin böyle şartları ve can güvenlikleri yoktu. Buna rağmen yürümeye devam ettiler, canlarını ve evlatlarını korumaya çalıştılar” dedi.

Hands Giving Lives Ekibi, Marş Mira Yürüyüşü İçin Teşekkürlerini İfade Etti

Srebrenitsa'da düzenlenen Marş Mira Barış Yürüyüşü'ne katılan Hands Giving Lives ekibi, organizasyon adına derneğe teşekkürlerini ilettiler.

Ayşe Namlı, "Bizlere bu fırsatı sunduğu için teşekkür ederim," derken, Emre Şençelik, "Hands ailesine insanların farklılıklarının ahengli bir birliğe dönüşmesine yardım eden birleştirici sevgiyi yöntem olarak kullanırken hakikati rehber edindikleri için tüm insanlık adına bir insan olarak teşekkür ederim. En önemli olanın en küçük olanda gizlendiğini fark edebildikleri için her ekip üyesini tek tek tebrik ederim; iyi ki varlar" şeklinde konuştu.

Berdan Doğu ise, "HGL ekibine ne kadar teşekkür etsem az. Seyahat süresince yaşadığımız ve yaşayacağımız zorlukların üstesinden gelmek, ihtiyaçlarımızı karşılamak için detaylı bir araştırma sonucu oluşturdukları planlı çalışma için çok teşekkür ederim.

Canan Tavşan, "Yapılan bu yolculuk hayatımdaki en anlamlı yollardan biri oldu. Yürümekten daha fazlası Marş Mira. Çizgini belli etmek.1995 yılında Bosna'ya yapılan bu soykırım şu an Gazze'de oluyor. Bir gün Gazze halkı yapılan zulme karşı sessiz kalan insanlara bunun hesabını sormak isteyecektir. Ya da inanan biri olarak yarın Allah'a hesap verirken 'bu sessizliğin bir parçası olmadım' demek benim için manevi olarak bile çok anlamlı. HGL ekibine beni bu yürüyüşe dahil ettiği için çok teşekkür ederim," şeklinde duygularını ifade etti.

Bahar Aktaş, "Hands Giving Lives Derneğimiz ile Marş Mira yürüyüşüne ikinci gelişimdi. Öncelikle bizlere bu imkânı sağlayan derneğimize ve yönetim kurulu başkanımız Hatice Özdemir'e çok teşekkür ediyorum. Ülkemizi, derneğimizi temsil edebilmek ve tanınmak beni ayrıca çok gururlandırdı," dedi..

Katılımcılar, Hands Giving Lives'ın organizasyon desteği ve sağladığı fırsatlar için minnettarlıklarını dile getirirken, Marş Mira Yürüyüşü'nün anlamını ve önemini vurguladılar. Bu tür etkinliklerin toplumsal farkındalık yaratma ve barış mesajını yayma açısından büyük bir rol oynadığı ifade edildi. Bundan sonraki yıllarda da gönüllü sağlık ve yürüyüş ekibiyle birlikte Hands Giving Lives'ın olarak Marş Mira’ya katılımcı olunacağı belirtildi.

 

Sizler de Hands Giving Lives Association ile yurt içi ve yurt dışı yardım organizasyonlarının hazırlıklarında, saha faaliyetlerinde ve organizasyonunda bulunmak istiyorsanız gönüllü formunu doldurabilirsiniz.